Bünyesinde 10 bağımsız kadın örgütü barındıran, Türkiye’de 180 şubesi, yurt dışında 9, ulusal düzeyde 7 temsilciliği bulunan TKDF’nin Başkanı Güllü, kadınların siyasetteki yerini ve kadın dernekleri olarak bu konuda yaptıkları çalışmaları anlattı.
Son 10 yıldır yerel yönetimler ve genel seçimlerde, kadın aday başvurularındaki artışa rağmen kadınların listelerde seçilemeyecek sıralara yerleştirildiğini belirten Güllü, siyasi partilerin, erkek adaylarda hiçbir kriter aramadığını, bazen erkeklerin sadece okuma yazma bilmesinin bile yeterli olabildiğini söyledi.
Kadın adayların belirlenmesinde bu çıtanın her zaman yükseltildiğini, çok nitelikli ve liyakat sahibi kadınların bile aday yapılmadığını ifade eden Canan Güllü, yerel seçimlere ilişkin aldıkları kararla ilgili şöyle konuştu:
“Liyakatiyle, emeğiyle, kendi görünür haliyle ortada olan kadınların adaylaştırılmasından yana bu dönem özellikle yerel seçimlerde bir talebimiz var, kadın aday göstermeyen partilere oy kullanmayacağız. Demokrasi sandıkta başlar, o sandığa mutlaka gideceğiz ama tercihimizi kadını adaylaştırmış partiden yana kullanacağız. Mutlaka birisi bizim sesimizi ve sözümüzü duyacak, buna inanıyorum, bu söylemimizi bütün siyasi partiler boşa almasınlar. İlk defa bu kadar net ve kesin bir çağrıyla yola çıktık.”
Anayasa’nın 10. maddesi gereği, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu, devletin, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü bulunduğunu hatırlatan Canan Güllü, “Cumhuriyet’in 100. yılındayız, ‘100 kadın aday’ diyorum. Bütün partilerden 100 tane adayı, seçilebilecek yerden gösterebilmiş olmak bizim için önemli.” dedi.
“O GÜN DE BUGÜN DE KARŞI ÇIKAN BİR ERKEK CENAHI VAR”
Başkan Güllü, kadınların hak arama mücadelesinin Osmanlı’dan beri var olduğunu belirtti.
Osmanlı’dan beri kadınların eşitlik anlamında mücadelesine tanıklık eden “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Karikatürlerde Kadın” kitabını hayata geçirdiklerini dile getiren Güllü, şöyle devam etti:
“Bu bir kadın mücadelesi. Bu süreç içinde mücadele etmeden hiçbir şeyi altın tepside elde etmedik, kadın mücadelesi var. Kuruluşunda ve kurtuluşunda kadını görebiliyorsan o mücadelenin her birindeki kazanımları da buralardan geliyor. Daha Birinci Dünya Savaşı’nda kadınlar, erkekler cephedeyken temizlik işlerinde çalıştılar. Sonra kurtuluş mücadelesinde cepheye götürülen o mermilerde, cephede kadının mücadelesi hep vardı. Talep o zamandan beri var ama karşılık bulmuyor, hala yok. O gün de karşı çıkan bir erkek cenahı var, bugün de karşı çıkan bir erkek cenahı var.”
“KADIN ADAYLARDAN BAŞVURU ÜCRETİ ALINMASIN”
Güllü, siyasi partilerin merkez yönetimlerinde de kadın sayısının çok yetersiz olduğuna işaret ederek, siyasi partilerin, MYK ve MKYK gibi yönetimlerinde kadın sayısının artırılmasını, parti meclisi yönetimlerinin yüzde 50’sinin kadın olmasını istedi.
Seçimlerde aday adaylığı müracaatında bulunan kadınlara pozitif ayrımcılık yapılabileceğini belirten Güllü, “Kadın adaylardan başvuru ücret alınmasın. Bunu hiçbir parti yapmadı. Başvuru ücretinde yüzde 50 indirim yapılsa bile, ‘Ben kadın adaylardan ücret almıyorum.’ diye cesaretle ortaya çıkan bir siyasal partimiz yok.” ifadelerini kullandı.
Aday listeleri belirlenirken, “fermuar yöntemi” ile kadın adayların listeye yerleştirilmesi çağrısında bulunan Canan Güllü, eş başkanlık sistemini uygulayan partilerin de kadın erkek eşitliğini gözetmediğini, bu sonuçtan tüm partilerin aynı oranda sorumlu olduğunu söyledi.
Canan Güllü, 30 büyükşehir belediyesinin yerel yönetimlerinin sadece 3’ünde kadın belediye başkanı olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“1934’te seçme ve seçilme hakkını elde ettik ama o sürecin çok öncesinde, yani 1850’lerden itibaren kadınlar bu eşitlik ve temsil edilme üzerine çalıştılar durdular. Bugün bakıyoruz, 90 yılda 150 kadın ancak belediye başkanı olmuş, 90 yıl çok uzun bir süreç, kaç erkek olmuştur derseniz, 40 bin küsur erkek görev yapmış, ne kadar acı bir rakam değil mi? Biz diyoruz ki, kadınlar, kendi içlerinde bir malzeme değil, kadınlar erkeklerin de bir malzemesi değil. Kadınların başında takısı da yok. Yani muhafazakar, seküler, laik, dindar… Sen başörtülüsün, sen kırmızı rujlusun ayrımı da yok, kadın kadındır.”
Kadın haklarıyla ilgili mücadelesine erken yaşlarda başlayan Canan Güllü, üniversite öğrencisi olduğu yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’ın kurduğu Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneğinde, Afet İnan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen ile çalıştığını anlattı.
İnan ve Gökçen ile çalışmaktan duyduğu gururu dile getiren Güllü, kadınların hak arama mücadelesinde onlarla omuz omuza çalıştığı her anı kaleme aldığını ve bunu yeni yılda tüm kadınlar adına kitaplaştırarak tarihe not düşmek istediğini sözlerine ekledi.