Deprem sonrası psikolojik dayanıklılık hayati önem taşıyor

İstanbul Depremi Sonrası Psikolojik Etkiler ve Öneriler

23 Nisan’da İstanbul’da yaşanan deprem, fiziksel bir yıkıma yol açmasa da toplumda yeniden deprem korkusunu gündeme taşıdı. Dr. Öğr. Üyesi Bülent Tansel, afetlerin ardından ortaya çıkan psikolojik etkilerin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti ve hem yetişkinler hem de çocuklar için uygulanabilecek öneriler sundu.

Bilgi Sahibi Olmak Kaygıyı Azaltıyor

Deprem gibi doğal afetlerin ardından bireylerde en sık görülen duyguların belirsizlik ve kontrol kaybı olduğunu ifade eden Tansel, doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmenin önemine dikkat çekti. “Depremin nasıl oluştuğunu, ne zaman tehlike arz ettiğini bilmek, kişinin kaygısını azaltır ve kriz anında kontrol duygusunu artırır. Bilgi, belirsizliği ortadan kaldırır ve ‘ne yapacağımı biliyorum’ düşüncesini destekler,” dedi.

Psikolojik Hazırlık, Travmayı Hafifletiyor

Fiziksel hazırlıkların yanında psikolojik hazırlığın da önemli olduğunu vurgulayan Tansel, acil durum planlarının oluşturulması, deprem çantasının hazırlanması ve tatbikatların düzenli olarak yapılmasının bireylerin kendilerini daha güvenli hissetmelerini sağladığını belirtti. Kriz anlarında “savaş-kaç-donakal” tepkilerinin sık görüldüğünü aktaran Tansel, nefes egzersizleri ve içsel telkinlerin stres yönetiminde etkili olabileceğini söyledi.

“Derin nefesler almak, beyne tehlikenin geçtiği sinyalini gönderir. Kişi, kendine ‘Hazırlıklıyım, sakin kalmalıyım’ diyerek içsel bir yönlendirme yapabilir,” ifadelerini kullandı.

Çocuklarla Doğru İletişim Kurulmalı

Çocukların, afet sonrası duygularını ifade etmekte zorlandığını belirten Tansel, yaşlarına uygun, gerçekçi açıklamalar yapılmasının önemine işaret etti. “Çocuklara ‘Korkmak normaldir ama biz hazırlıklıyız ve birlikteyiz’ gibi güven verici mesajlar verilmelidir. Duyguların bastırılması yerine paylaşılması çok daha sağlıklı sonuçlar doğurur,” dedi.

Çocukların korkularını oyun ve sanat yoluyla dışa vurabileceklerini ifade eden Tansel, güvenli alanların öğretilmesi, tatbikatların oyunlaştırılması ve duyguların hikâye ya da resim yoluyla ifade edilmesi gibi yöntemlerin destekleyici olduğunu belirtti.

Ebeveyn ve Öğretmenlere Uyarılar

Ebeveynlerin kendi kaygılarını çocuklara doğrudan yansıtmamaları gerektiğini vurgulayan Tansel, “Çocuklar çevrelerinden kolay etkilenir. Kriz anında sakin kalan bir ebeveyn, çocuğun duygusal dengesini de korur. Duyguların bastırılmadan ifade edilmesi, sağlıklı bir iyileşme sürecinin temelidir,” şeklinde konuştu.

Travma Belirtilerine Dikkat

Tansel, yetişkinlerde uykusuzluk, iştahsızlık, huzursuzluk, dikkat dağınıklığı ve suçluluk duygusu gibi belirtilerin görülebileceğini belirtti. Çocuklarda ise alt ıslatma, parmak emme, kâbuslar, ayrılık kaygısı ve oyunlarda deprem temalarının artabileceğini ifade etti.

Bu belirtilerin doğal olabileceğini ancak uzun sürmesi halinde mutlaka uzman desteği alınması gerektiğini vurgulayan Tansel, özellikle çocuklar için düzenlenecek psiko-eğitsel grup çalışmalarının, duyguların sağlıklı şekilde ifade edilmesine ve yalnız olmadıklarını fark etmelerine yardımcı olacağını sözlerine ekledi.

Related Posts

Bu meşrubatı sakın içmeyin, bağışıklık sistemini paramparça yapıyor! Canan Karatay ısrarla uyardı

Prof. Dr. Canan Karatay, özellikle gençler ve sporcular tarafından sıkça tüketilen enerji içeceklerinin alkolden bile daha zararlı olduğunu belirterek kalp, sinir sistemi ve bağışıklık üzerinde ciddi tahribat yarattığını söyledi.

Hipertansiyon hastalarına yaz aylarında sağlıklı yaşam uyarısı

Sabri Ülker Vakfı’nın Bilim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zehra Büyüktuncer Demirel, “Yaz sıcakları, hipertansiyon hastaları için ciddi bir risk oluşturuyor. Artan hava sıcaklıklarıyla birlikte vücutta sıvı ve tuz kaybı yaşanıyor; bu durum kan basıncında dalgalanmalara neden olabiliyor. Özellikle yeterli su içilmemesi ve bilinçsiz tuz tüketimi, hipertansiyon kontrolünü güçleştiriyor” dedi.

Türkiye’de 13 milyon kişi aynı derdi taşıyor: Şimdi de iyileşmek için kola içip, patates yiyorlar

Türkiye’de yaklaşık 13 milyon kişinin mücadele ettiği bu nörolojik sorun, iş gücü kaybından sosyal izolasyona kadar pek çok olumsuz sonucu beraberinde getiriyor. Uzun süredir kesin bir tedavisi bulunamayan migrene karşı insanlar çareyi bazen ilaçlarda, bazen ise TikTok’ta gördükleri sıra dışı önerilerde arıyor.

Her maden suyu aynı değil, içmeden önce etiketine bakın!

Görünüşte sıradan bir içecek… Oysa içindeki minerallerle vücudu baştan aşağı etkiliyor! Uzmanlar uyarıyor: “Her maden suyu aynı değil, içmeden önce etiketine bakın!”

Alzheimer’a karşı günde tek bir hap umudu: İnsanlarda test ediliyor

Alzheimer’a karşı geliştirilen yeni nesil bir ilaç, hastalığın tedavisinde ezber bozacak bir mekanizma sunuyor. Beyindeki stres hormonunu hedef alan ilaç, hafıza üzerindeki olumlu etkileriyle dikkat çekiyor.

Uyku uzmanında 30 saniyelik hile: Sadece 3 gecede horlamayı durduruyor

Uyku uzmanları, polen mevsiminde artan horlama sorununa karşı sadece 30 saniyelik dil egzersiziyle çözüm sunuyor. Günlük uygulanan bu basit hareket, horlamayı üç günde azaltabiliyor…